Kapadokya Tarihi

Kapadokya Tarihçesi

Kapadokya, yaklaşık 60 milyon sene önce Hasandağı, Erciyes ve Güllüdağ’ın püskürtmüş olduğu lav ve küllerin meydana getirdiği yumuşak tabakaların, milyonlarca sene boyunca rüzgar ve yağmur tarafından aşındırılması ile ortaya çıkan bir yerleşim yeridir. Kapadokya tarihçesi hakkında diğer tüm ayrıntılar için yazımızı inceleyebilirsiniz.

 Kapadokya tarihi

Kapadokya Tarihçesi Hakkında Bilgiler

Kapadokya’daki insan yerleşimi Paleolitik dönemlere kadar uzanır. Hititlerin yaşamış olduğu topraklar, ilerleyen dönemlerde Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri haline dönüştü. Kayalara oyulmuş olan evler ve kiliseler, bu alanı Romalıların baskısından kaçan insanlar için devasa bir sığınak yapmıştır. İlk önceleri Kapadokya, batıda Aksaray, güneyde Toros’lar, doğuda Malatya ve kuzeyde ise Karadeniz’e kadar uzanırdı. Şimdilerde ise yaklaşık 250 kilometrekarelik bir alan olan bu bölge, coğrafi oluşumları bakımından Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kırşehir ve Kayseri’ye yayılmış durumdadır. Kapadokya’nın en fazla ziyaret edilen kısımları ise Uçhisar, Avanos, Ürgüp, Göreme, Kaymaklı, Derinkuyu ve Ihlara’dır. Kapadokya tarihçesi hakkında şunları da eklemeliyiz; Kapadokya’da doğanın ve tarihin birleştiği de bir gerçektir. Coğrafi olaylar Peribacaları’nı meydana getirirken, bu tarihi süreç boyunca insanlar da bu peribacalarının iç kısımlarına evler, kiliseler ve manastırlar oymuştur. Tüm bu yapılar, insanlar tarafından freskler ile süslenerek binlerce yıllık medeniyetlerin izi günümüze dek ulaştırılmıştır. Kapadokya’nın yazılı tarihi ise Hititler ile birlikte başlamaktadır. Milyonlarca yıl önce ticaret kolonileri barındıran ve ülkelerle sosyal ve ticari bir köprü kuran bu yerleşim yeri, İpek Yolu’nun da en önemli kavşaklarından biriydi.

Kapadokya’nın Jeolojik Oluşumu

60 milyon sene evvel üçüncü jeolojik devirde iken Toroslar yükselmiş ve Kuzey kesimde yer alan Anadolu Platosu sıkışarak, yanardağ faaliyetleri başlamıştır. Hasadağı, Erciyes ve bu ikisinin arasında bulunan Göllüdağ, bulundukları bölgeye lavlar püskürttüler. Platolarda birikmiş olan küller ise yumuşak bir tabaka meydana getirdi. Bu tabakanın üst kısmı sert bazalttan oluşan incecik bir lav tabakası ile örtüldü. Ardından bazalt çatladı ve parçalara bölündü. Yağmur suları çatlaklardan sızdı ve tabakayı zamanla aşındırdı. Soğuyan ve ısınan havayla rüzgarlar da bu oluşuma dahil oldu. Bu şekilde, koniler yani şapkaları olan sert bazalt kayalar meydana geldi. Bu değişik ve ilgi çekici kayalara halk tarafından peribacaları ismi verildi.